İran’da sevgili Cahani ve DAI’nin arabasıyla dolaştığımız 12 günün sonunda 5200 km yol teptik. Tek başımıza asla başaramayacağımız bu gezi için bize olağanüstü imkanlar sunan DAI-Eurasien Abteilung’a ne kadar teşekkür etsem azdır. Çok çok çok teşekkürler!!! Unutulmayacak anılar biriktirdim sayenizde.
İran’da dolaşırken hep aklıma gelen bir mısra vardı. Burada hep o yüzden bunu düşündüm: Neresi sıla bize, neresi gurbet? Yollar bize memleket..
Cahani ile HasanSabbah'ın kalesi Alamut'da |
İran gibi devasa bir ülkenin yolları her ne kadar çok düzgün olsa da, yollar git git bitmek bilmedi bazı günlerde. Kimi gün 300, kimi gün 600 km yaptık. Haritada bakınca yakınmış gibi gözüken kentlerin arasında yüzlerce kilometre, dağ sıraları, uçsuz bucaksız ovalar, platolar vardı. Bir gün içinde hem yemyeşil platolar, hem karlı dağlar, hem çöller, hem kentler, hem köyler hem de uçsuz bucaksız alanlar gördük. Yeşil Azarbaycan’dan, Zagroslara, Kürdistan ve Luristan’a, oradan Huzistan’a, İran’ın kalbi Fars’a, Zerdüştlerin merkezi Yazd’a binlerce kilometre arkamızda bıraktık. Görmediğimiz yerler İran’ın Doğusu, çöller, Horasan, Hazar Denizi ve Basra Körfezi kıyıları oldu. Başka sefere deyip gezimizi yine Tahran’da sonlandırdık ve Taşkent uçağımızın kalktığı günü beklemeye başladık…
Bişapur'da.. |
1 yorum:
Çok güzel bir yazı olmuş. Zevkle okunmasının yanı sıra insanda aynı zamanda oralara gitme isteği uyandırıyor. Yollar memleket oldu sana gerçekten ama dön artık memleketine, özledik yahu!
Yorum Gönder