27 Haziran 2011 Pazartesi

Doğu Rodos: Kitle Turizmine Kurban

Rodos, bir çok Ege adasına kıyasla büyükçe görünse de, aslında küçük bir ada. Bir ucundan bir ucuna 70 km kadar, daha fazla değil! Adayı (Rodos'un merkezi hariç) iki günde karış karış gezmek mümkün. Adayı iki bölümde inceleyelim efendim: Doğusu ile Batısı. İkisi birbirinden o kadar farklı ki! Sanki aynı ada üzerinde gezmiyordum iki gün boyunca..


İşte Yunanistan'da neden kendimi yurtdışında hissetmediğimin kanıtı. :))

Rodos'un Doğusu malesef kitlesel turizmin etkisiyle çok bozulmuş durumda, sahil şeridi otellerle dolu, kasabalar ve köyler turistlere yönelik dükkanlarla dolu, otantik bir yaşam şeklini bulmak için dağ köylerine çıkmak bile yetmiyor. Emlak piyasası coşmuş, büyük kurumsal emlak şirketleri buradaki arazileri parsel parsel satıyorlar, villalar inşa ediliyor, zeytinlikler ve ağaçlar kesiliyor..Bu küçük ada kitle turizminin olumsuz etkilerine daha ne kadar dayanacak bilemiyorum. Burada tüketilen su ve elektrik, üretilen çöp ve  atık su, uçakların-arabaların yarattığı gürültü ve hava kirliliği Rodos'u yakın zamanda tüketecek gibi geldi bana. Hemen her akşam burada elektrik kesintileri oluyor. Belki Yunan hükümeti buraya bir nükleer santral diker, bu kadar turiste ancak yeter. Çok yazık, ne diyim?

Rodos'un Doğusunda, Archangelos, Lindos, Asklepion adlı antik kent ve kaleleri gezdim. Daha sonra da adanın en güney noktasına doğru yöneldim, burada sakin sakin oturur bir şeyler yerim diye kafamdan geçirirken, buradaki koya -aşırı rüzgarlı olduğundan dolayı- meğersem sadece rüzgar sörfçüleri gidermiş.


Archangelos Akropolü. Burada Geç Neolitik buluntuları da bulunmuş ama şu anda hiç bir şey görülmüyor. Sadece Ortaçağ surları..
Prassonissi: Sörfçülerin cenneti! Burası o kadar rüzgarlı bir yer ki sahilde oturup kafa dinlemek mümkün değil. Ya sörf yap, ya terk et!

Asklepion isimli Ortaçağ kalesi. Burada da hiç bir bilgi panosu yoktu, surlar dışında pek bir şey göremiyorusunuz..

Lindos Kalesi, genel görünüm. Burası Rodos'un en turistik arkeolojik yeri. Surlar Orta Çağ'dan ama surların içinde Helenistik Dönem'e ait bol sayıda kalıntı mevcut. Ayrıca manzarası da harika. Buradaki şirin Yunan köyü şu anda vıcık vıcık turist dolu, doğallığını tamamen kaybetmiş, koyun yeşil-turkuaz sularında Ruslar ve İngilizler güneşlenip denize giriyorlar..
Lindos'taki gemi kabartması, MÖ 2. yy'dan kalma ve Rodosluların kazandığı bir deniz savaşının anısına buraya oyulmuş, üzerinde eskiden bir heykel bulunurmuş..
Lindos'un sur içinden genel görünüm. Hemen herşey yeniden inşa edilmiş durumda. Çok yapay gözüküyor..

Rodos City'den çıkıştı, yol kenarında kalmış antik mezarlık, muhtemelen Helenistik Dönem yada Roma..Buranın adı Korakonero. Burada at üzerinde bir insan kabartması görebilirsiniz..



Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...