İran’da Azarbaycan, Hamadan ve Luristan’ı aşıp da güneylere Huzistan’a geldiğinizi, ilk önce Zagrosları geride bıraktığınızda, renkler yeşilden sarıya döndüğünde, dağ havası yerini yakıcı çöl havasına bırakınca, ortalığa petrol kuyuları çıktığında anlıyorsunuz. Burası İran’ın genel dağlık, yeşillik, ferah ortamından çok çok farklı bir dünya.
Burası Güney Mezopotamya. Sadece nehirlerin suladığı kurak ve çorak topraklar var burada. İşin ilginç yanı da o ki ilk kentler, ilk yazı, ilk devlet bu topraklarda yeşerebilmiş. İran’ın Huzistan’ında tabii ne Fırat var ne Dicle. Sadece Karun Nehri var, o da ne bir Fırat ne bir Dicle. Yine de güney Mezopotamya’ya benzeyen kentler, mimari burada var. Ünlü anlı şanlı Susa burada mesela. Çoga Zembil, Inşuşinak’a adanmış Elam Dönemi zigguratı da burada mesela.
Huzistan’da sadece bir gece kaldık, o kadar sıcaktı ki hava, bir an önce hepimiz buradan dağlara, serinliğe kaçmak istedik. Bu bir gün içinde Susa’yı, müzeyi, Çoga Zembil’i ve Sasaniler’den kalma Romalı tutsak askerlerin inşa ettiği bir köprüyü ziyaret ettik. Tüm bunların içinde Çoga Zembil en etkileyici olanıydı.
Çölümsü kurak düzlüklerin ortasında yükselen, sarı kahve renkli bu anıtsal yapı ve onu çevreleyen tapınaklar dizisi zamanında gerçek ötesi, gökten inmiş bir yapı gibi gözüküyordu muhtemelen. Ziguratın son basamakları parçalanmış olmasına rağmen halen bu milyonlarca tuğladan örülmüş devasa yapı dudak uçaklatır durumda. Ne yazık ki boğuk, kasvetli, nemli ve aşırı sıcak hava burayı doya doya gezmemizi engelledi. Yine de bir an durup düşünecek zamanım oldu ilk bulduğum gölgede: Bu benim hayatımda gördüğüm ilk ziggurattı!
|
Çoga Zembil zigguratı (Elam Dönemi) |
|
Çoga Zembil uzaktan görünümü.. |
|
Haft Tepe, burası da Elam Dönemi. |
|
Susa'daki Elam dönemi sarayı sanırım..Hiçbir bilgi yoktu.. |
|
Susa Müzesi'ndeki Uruk Dönemi devrik ağızlı kaseleri.. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder