Knossos

Ege'nin güneyinde, Afrika ile Avrupa arasında bir duvar gibi duran Girit'in dünya tarihine en özgün ve önemli katkısı şüphesiz Minos Uygarlığı. Tunç Çağı'nda en parlak zamanlarını yaşamış bu medeniyetten geriye bir çok arkeolojik kalıntı günümüze ulaşmış durumda. Bunlar içinde en öne çıkanları ve en ünlüleri anıtsal saray yapıları. Minos sarayları içinde en çok bilinen ise Knossos.

MÖ 1900 ile 1450 yılları arasında kullanılmış, sürekli yenilenmiş ve bir depremden sonra terk edilmiş olan Knossos MS 1900 yıllarında bir İngiliz arkeolog tarafından kazılmış. Tıpkı Troya'nın Schliemann'ı gibi, Knossos'un Arthur Evans'ı arkeolojik kalıntıların kendisi kadar efsanevi!

Kandiye'den Knossos'a her 20 dakikada bir otobüs kalkıyor!

Knossos'tak sarayı daha o zamanlarda kendi hayalgücüyle yeniden kurarak restore etmiş, bugün ziyaretçilerin gördüğü ve etkilendiği bir çok oda, salon Evans'ın hayal ürünü. O yüzden neyin gerçek neyin hayal (hatta uydurma) olduğunu ayırt etmek oldukça zor.

Efsanevi ama yaptıkları tartışmalı Arthur Evans.

Knossos sarayı gerçekten çok büyük. Saraya bir çok giriş var, merkezi bir avlunun çevresinde çeşitli işlevlere sahip megaronlar, odalar ve büyük magazinler bulunmuş. Sarayın içinde bir atık su sistemi, ayrıca ikinci katlara girişi sağlayan merdivenler de var.

Evans'ın harika rekonstrüksiyonlarından biri. Sütunlar, payeler ve tabii Knossos'un ünlü duvar resimleri..

Knossos'taki merkezi avlu.

Evans'a göre burası kraliçenin megaronuydu. Duvarlardaki yunus resimleri çok etkileyici, ama hiç biri orjinal değil..

Doğu taraftaki anıtsal merdivenler..

Kralın tahtının olduğu oda.

Burada bir tanıdıkla karşılaşacağım hiç aklıma gelmezdi. Türkiye'de birlikte bir yüzey araştırmasına katılmıştık, meslektaşım, Meg.

Evans'ın villası: Villa Ariadne! Evans yıllarca burada yaşmış, şimdi misafirhane olarak kullanılıyormuş ama boştu..İngiliz Arkeoloji Enstitüsü'nün burada hala küçük bir müzesi ve misafirhanesi var..

Knossos Sarayı'nın planı.