5 Ocak 2012 Perşembe

Laodikeia ve Asopos Tepesi

Beycesultan'dan ayrıldıktan sonra, Denizli sınırlarında kalan başka bir önemli arkeolojik alanı ziyaret etmeye karar verdik. Beycesultan'dan, yani Çivril'den çıkıp Uşak yolu üzerinden güneye, Denizli'nin merkezine yönelip Pamukkale Üniversitesi'nin kazı çalışmaları yürüttüğü Laodikeia antik kentini ve onun içerisinde yer alan prehistorik höyük Asopos Tepesi'ni görmekti amacımız. Burada bizi meslektaşımız Erim Konakçı karşıladı ve tüm işlerinin arasında bizi Asopos Tepesi'ne götürüp gezdirdi. Sayesinde Laodikeia'nın erken yerleşimcileri ile ilgili de bolca bilgi edinmiş olduk.


Asopos Tepesi'nin hakim olduğu ovaya tepeden bakış. Resmin üzerine tıklayıp büyütebilirsiniz.

Bilindiği gibi, Laodikeia özellikle Helenistik ve Roma Dönemleri'nde önem kazanmış, ticaretle zenginleşmiş bir antik kent. Antik kentin yayıldığı geniş alan içinde kalan höyükler mevcut. Bunlardan Asopos Tepesi, aslında iki koniye sahip bir höyük. 2007'den beri bu alanda yürütülen kazılarda Geç Kalkolitik, Erken Tunç Çağı, Orta Tunç Çağı, Geç Tunç Çağı, Erken Demir Çağı ile Helenistik ve Roma Dönemlerine ait çok sayıda tabaka ve buluntu ortaya çıkarılmış. Böylece bu alanın MÖ 3500'lerden beri yerleşilmiş olduğu ortaya çıkmış. Zengin çanak çömlek buluntularıyla İç Batı Anadolu'nun Tunç Çağları'na ışık tutan höyük, Demir Çağı tabakalarındaki bol sayıdaki Frig tipi çanak çömlekle de öne çıkıyor.

Laodikeia ve Asopos Tepesi'nde yürütülen çalışmaların sonuçlarına ve fotoğraflara ulaşmak için şu linki kullanabilirsiniz: http://laodikeia.pau.edu.tr/Default.aspx


Meslektaşımız Erim bize Asopos Tepesi'ndeki alanları anlatırken..

Laodikeia antik kentine Asopos Tepesi'nden bakış

Asopos Tepesi'nin genel görünümü.

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...