Sicilya’nın Batı ve Güney sahillerindeki önemli antik kentleri gördükten sonra yönümüzü adanın iç taraflarına doğru çevirdik. Bu kesimler yüksekliği 500-800 m arasında değişen bir platodan oluşuyor. Sicilya’nın en az turistik ve en yoksul kesimi de aslında burası; işsizlik ve dışarıya göç burada çok yaygın. 19. yüzyılda bu çevrede çok fazla sülfür madeni varmış, insanlar çok zor ve ağır koşullarda bu madenlerde çalışıyor, hayatını kazanmaya çalışıyormuş. Daha sonra ama sülfür pazarını Amerika ele geçirmiş ve bu endüstri bölgede sona ermiş, 19. yy sonunda bölge dünyanın her bir tarafına göç vermiş.
Sicilya’nın iç bölgelerinde fazla büyük kent yok. En büyük kent Enna. Bizse Piazza Armerina adlı küçük bir şehirde iki gün konakladık. Burası hiç turistik olmadığı için –hele de kışın- uygun fiyatlı bir B&B (bed and breakfast) bulamadık, 2 yıldızlı bir otele yerleştik. Otelde kablosuz internet olmasına rağmen, ne yazık ki, benim bilgisayarım bir türlü internete bağlanamadı.
Buradaki ilk günümüzde aslında Villa Romana del Casala adlı antik Roma (MS 3. yy) villasını gezecektik. Bu villa 3500 metrekareyi aşan çok renkli mozayikleri ile ünlü. Arkeolojik alana gittiğimizde gördük ki, burası kışları tamamen ziyarete kapalı ve Mart ayında tekrar açılıyor. Biz de bunun üzerine çevredeki diğer bir önemli arkeolojik alan olan Morgantina’ya gitmeye ve öncesinde Aidone’deki arkeolojik müzeyi gezmeye karar verdik.
Prehistorik Buluntularin sergilendigi salon |
Aidone Müzesi çok şirin, küçük ama gezmeye görmeye değen bir müze. Burada özellikle benim hoşuma giden prehistorik dönemlere ait vitrinler ve açıklamalar oldu. Sicilya’daki kronolojik gelişim Anadolu, Ege ve Mezopotamya’daki kültürel gelişimden oldukça farklı. Çok genel olarak şöyle:
Erken Neolitik Impresso Kültürü MÖ 6000
Orta Neolitik Stentinello Kül. MÖ 5000
Geç Neolitik Diana Kültürü MÖ 5000-4000
Final Neolitik Diana-Spatarella MÖ 4000-3500
Kalkolitik San Cono-Piano Notaro MÖ 3500-2500
Orta Kalkolitik Serraferlicchio Kültürü MÖ 2500
Geç Kalkolitik Malpasso Kültürü MÖ 2000
Erken Tunç Çağı Castelluccio kültürü MÖ 2500-1500
Orta Tunç Çağı Thapsos Kültürü MÖ 1500-1300
Geç Tunç Çağı MÖ 1300-1000
Geç Tunç Çağı ile birlikte adanın izole kültürel gelişimden sıyrıldığını, mesela ilk defa çark yapımı çanak çömlek yapılmaya başlandığını yada ilk ithal Miken kaplarının yerleşmelerde bulunmaya başladığını görüyoruz. Daha sonra zaten Demir Çağı, Protogeometrik dönem 1-2 yüzyıl kadar sürdükten sonra, adaya ilk antik Yunanlı kolonistlerin ayak bastığını Proto-Korint seramiklerinden anlıyoruz. Bu arada eskiden o kadar ilgimi çekmezdi ama Korint seramikleri gerçekten çok güzel, Klasik Arkeolog olsam bunları çalışmak isterdim.. Tabii adada muhteşem kırmızı ve siyah figür Atina kapları da bulunuyor, hem de binlercesi..Bunların üzerlerindeki resimlerdeki ince detaylar ve anlatılan mitolojik yada günlük hayattan hikayeler de çok ilgi çekici.
Demeter ve Persefon'a Adanmis Kutsal Alanda Bulunmus olan Bustler |
Aidone Muzesi'nde Balik Tabagi |
Morgantina Tunç Çağı’ndan itibaren yerleşilmiş ama özellikle Arkaik, Helenistik ve Roma dönemlerinde gelişmiş, antik yapıların oldukça iyi korunduğu bir antik kent. Özellikle Helenistik dönemden kalma tiyatro, agora, stoa, Demeter-Persephone kutsal alanları, çeşitli villaları ile gezmekten keyif aldığım bir yer oldu.
Morgantina ile ilgili ilginç noktalardan biri de buradan Etna Yanardağı’nın zirvesinin -3323 m- görülebiliyor olmasıydı. Hava biz gezerken çok açık ve güneşli olduğu için biz de Etna’yı uzaktan da olsa (100 km’den fazla) ilk defa görebildik. Fotoğraflarını çektim ama sanırım pek anlaşılmıyor..
Morgantina'dan Etna'ya Bakis |
Morgantina'dan Etna Gorunuyor ama bu fotografta gorunmuyor malesef.. |
Morgantina’da dikkatimi çeken başka bir şey tiyatro ve diğer kamusal alanların inşasında kullanılan kireçtaşı oldu. Agrigento’da da aslında görmüştüm ama fotoğrafını çekmemiştim. Yerel kayaçlar içinde çok sayıda deniz kabuğu, özellikle büyük istiridyeler, var. Bu durum kayaların denizsel ortamda oluştuğunu, sonra da muhtemelen tektonik ve/veya volkanik hareketlerle yükseldiğini gösteriyor. Bu istiridyelerden birinin yaninda çiçek bitmişti:
Tiyatronun insa edildigi kirectaslari uzerindeki deniz kabuklarindan biri |
Morgantina geniş bir alana yayılan antik kent. Maalesef üzerinde prehistorik ve arkaik kalıntıların olduğu ‘Farmhouse Hill’ turistlere kapalıydı. Bu tepenin üzerinde adanın Yunan koloni öncesi gerçek yerlilerine ait uzun evlerden biri kazılmış. Bu evi görmek maalesef kısmet olmadı!
Morgantina'daki Kucuk Helenistik Tiyatro |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder